Son yıllarda dünya genelinde savunma ve güvenlik politikaları önemli ölçüde değişiklik göstermiştir. Özellikle Türkiye, bu alanda kendi bağımsız stratejilerini oluşturma çabası içerisinde dikkat çekiyor. El Cezire'nin son raporuna göre, Türkiye, savunma sanayisinde bağımsız bir yol çizerek uluslararası arenada kendine sağlam bir yer edinme hedefini gütmektedir. El Cezire’nin kapsamlı analizine göre, Türkiye'nin güvenlik stratejileri, jeopolitik konumu ve bölgesel dinamiklerle şekillenirken, bu süreçte kendi savunma sanayisine yaptığı yatırımların büyüklüğü ve çeşitliliği de göz önünde bulundurulmaktadır.
Türkiye, son yıllarda savunma sanayisi alanında yaptığı yatırımlarla dünya genelinde adından söz ettirmeye başladı. Ülke, kendi askeri ekipmanlarını üretme kapasitesini artırarak, dışa bağımlılığı azaltmayı hedefliyor. El Cezire, bu bağlamda Türkiye'nin son zamanlarda yerli üretim askeri araçlar, silah sistemleri ve insansız hava araçları üzerine yaptığı yatırımları vurguluyor. Türkiye'nin Savunma sanayii, 2002 yılında yüzde 20 civarında olan yerli üretim oranını, günümüzde yüzde 70’lere kadar çıkarmayı başardı. Bu strateji, Türkiye'nin ulusal güvenliğini sağlama yönündeki kararlılığını pekiştiriyor. Ayrıca, Türkiye, milli savunma projeleri kapsamında özellikle TSK'nın ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak stratejik iş birlikleri geliştirmekte ve yerli üretim için yeni teknolojiler geliştirmeye odaklanmaktadır.
El Cezire'nin raporunda, Türkiye'nin jeopolitik konumunun savunma stratejisindeki etkileri de ele alınıyor. Türkiye, hem Avrupa hem de Asya arasında stratejik bir köprü vazifesi görmekte ve bu konumu sayesinde birçok uluslararası ittifakın parçası olmaktadır. Özellikle NATO'daki üyeliği ve Orta Doğu'daki rolü, Türkiye'yi bölgesel bir güç haline getirmiştir. Ülke, Suriye'deki iç savaş, Libya'daki çatışmalar gibi bölgesel krizlerde gösterdiği aktif rol ile dikkat çekmektedir. Türkiye'nin, savunma gücünü yeniden yapılandırarak kendi ulusal güvenliğini sağlamada güçlendirdiği belirgin bir durumdur. El Cezire, Türk hükümetinin askeri operasyonlar aracılığıyla hem ulusal güvenliğini pekiştirmeyi hem de stratejik hedeflerini gerçekleştirmeyi amaçladığını vurgulamaktadır.
Sonuç olarak, El Cezire’nin bu derinlemesine analizi, Türkiye’nin savunma alanındaki bağımsız bir yol çizmeyi hedeflediğini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Stratejilerinin arkasında yatan nedenler, ülkenin bölgesel ve uluslararası durumu hakkında ipuçları vermekte ve Türkiye’nin kendi savunma sanayisi üzerindeki hassasiyetini göstermektedir. Küresel bazda yaşanan belirsizlikler, ülkeleri kendi savunma politikalarını yeniden değerlendirmeye zorlamakta ve Türkiye, bu süreci etkili şekilde yönetme çabası içindedir. El Cezire, bu değişimin Türkiye'de sadece askeri değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal anlamda da geniş etkilere yol açacağını vurguluyor. Türkiye’nin bağımsız savunma stratejileri ilerleyen yıllarda hem bölgesel hem de küresel ölçeklerde belirleyici bir rol oynamaya devam edecektir.