Yüksek inşaat sektöründe çalışan işçiler, ekmek parası kazanmak uğruna her gün metrelerce yükseklikle tanışıyorlar. İşin tehlikesi ve riskleri ise göz ardı edilemeyecek boyutlara ulaşmış durumda. Bu yazımızda, yüksek binaların inşasında görev alan işçilerin yaşamlarına dair korkunç gerçekleri, karşılaştıkları tehlikeleri ve hayat mücadelesi verenlerin seslerini sizinle paylaşacağız.
Yüksek binaların inşası, son yıllarda hız kazanmış olsa da, bu işin arka planında yatan tehlikler ve riskler çoğu zaman göz ardı ediliyor. İşçiler, inşaat alanlarında bazen 20, 30 hatta 50 metre yükseklikte çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu yükseklik, her ne kadar modern inşaat teknikleriyle güvenli hale getirilmeye çalışılsa da, içlerinde taşıdığı riskleri azaltmıyor. Düşme tehlikesi, iş sağlığı ve güvenliği açısından en büyük endişelerden biri. İşçilerin kullandığı güvenlik ekipmanları bazen yetersiz kalabiliyor veya ihmal edilebiliyor. Bu durum, iş kazalarının artmasına neden olmakta. Türkiye’deki inşaat sektöründe, her yıl çok sayıda işçi yüksekten düşme veya diğer kazalardan yaşamını yitiriyor. Birçok işçi, yüksekten düşüp hayatını kaybeden ya da ağır yaralanan arkadaşlarının hikayeleriyle çalışıyor. İşte bu hayat hikayeleri, işin ciddiyetini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Yüksekte çalışmanın getirdiği ruhsal ve fiziksel baskı, işçilerin hayata karşı olan bakış açılarını da etkiliyor. Yüksekten düşme korkusu, her zaman akıllarında bir gölge gibi dolanıyor. İşçiler, her sabah bitmek bilmeyen bir stresle işe gitmek zorunda kalıyorlar. Bu durum, zihinsel sağlığı da olumsuz etkilemekte. Çalışma esnasında meydana gelen korku ve kaygılar, iş verimliliğini de olumsuz yönde etkiliyor. Düşme tehlikesi nedeniyle yüksekten çalışmak, sadece fiziksel bir mücadele değil, aynı zamanda psikolojik bir savaş haline geliyor. Öte yandan, düşük maaşlarla çalışmak zorunda kalan bu işçilerin çoğu, temel yaşam ihtiyaçlarını karşılamak için bu tehlikeli iş koşullarını kabul etmek zorunda kalıyorlar. Ailelerinin geçimini sağlamak için bu konu hakkında fazla düşünme şansları yok. Ancak, her düştüklerinde yüzleri gülmüyor. İş sağlığı ve güvenliği standartlarının yeterli olmaması, bu durumun daha da kötüleşmesine neden oluyor.
Meslek hastalıkları ve iş kazaları yıllardır devam ediyor. Yüksekten düşme, işin en çok korkulan kısmı olsa da, yalnızca düşme tehlikesiyle sınırlı değil. Yüksek sıcaklık, aşırı soğuk, rüzgar ve buna benzer hava koşulları da işçilerin sağlığını olumsuz etkiliyor. İnşaat alanları genelde güvenli alanlar olarak görülse de, çoğu zaman bu güvenli alanlar, işçilerin sağlığı için tehdit unsuru haline gelebiliyor. Özellikle de güvenlik önlemleri alınmadan bir projeye başlandığında, işçiler kendilerini tehlikeye atmış oluyorlar. Çok sayıda işçi, bu koşullarda çalışmaya devam ederken, yaralanma ve hastalık belirtileri gösteriyor. Birçok işçi, yüksekten düşme sonrası oluşan yaralanmalar nedeniyle uzun süre tedavi görmek zorunda kalıyor. Bu durum, onların iş yaşamını sekteye uğratmakta ve ailelerini de olumsuz etkilemekte.
Sonuç olarak, yükseklerde çalışan işçilerin yaşadığı zorluklar, yalnızca bireysel bir mücadele değil, aynı zamanda sosyal bir sorun haline geliyor. Devletin ve işverenlerin, işçilerin güvenliğini sağlamak için daha fazla önlem alması gerekmektedir. Bu alanda atılacak her adım, işçilerin hayatını kurtarabilir ve onlara daha güvenli bir çalışma ortamı sunabilir. Unutulmamalıdır ki, ekmek parası kazanmak zor olsa da, hayat her şeyin önünde gelir. Bu nedenle, yükseklerde çalışan işçilerin sesine kulak vermek ve gerekli önlemleri almak hepimizin sorumluluğudur.